Borç Müzakeresi ve İflasın Tanımı -2
- patikahukuk
- 5 Nis
- 7 dakikada okunur
Türkiye’deki Yasal Çerçeve

Türk Ticaret Kanunu (TTK):
KOBİ’lerin borç kriziyle karşılaşması durumunda dikkate alması gereken ilk mevzuatlardan biri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’dur. TTK, sermaye şirketlerinin “teknik iflas” olarak da adlandırılan sermaye kaybı ve borca batıklık hallerini düzenler. Örneğin TTK md.376 uyarınca bir şirketin sermayesinin belirli bir kısmının zararla yitirilmesi halinde yönetim kurulunun genel kurulu toplayarak iyileştirici önlemler alması gerekir. Eğer şirketin borçları aktiflerini aşacak şekilde borca batık hale geldiyse, durum mahkemeye bildirilerek iflasın istenmesi gündeme gelir (mahkemece atanacak bilirkişilerin şirketin borca batık olduğunu doğrulaması halinde iflas kararı verilebilir)
Bu hüküm, şirket yöneticilerine finansal bozulma halinde erken önlem alma yükümlülüğü getirmektedir. Nitekim iflas kararından önce şirketin açığını kapatacak tutarda borçların alacaklılarca feragat edilmesi veya sermaye artırımı gibi tedbirler alınabilirse, mahkeme iflastan kaçınabilir
Pandemi döneminde TTK 376 uygulamasına ilişkin geçici kolaylıklar getirilmiş, örneğin 2020-2021 yıllarında kur farkı zararlarının ve bazı giderlerin sermaye kaybı hesabında belirli süreyle dikkate alınmaması sağlanmıştır (bu süre son olarak 2023 yılı sonuna dek uzatılmıştır). Bu gibi önlemler, ekonomik dalgalanmalarda şirketlerin sırf teknik nedenlerle iflasa sürüklenmemesi amacı taşımıştır.
İcra ve İflas Kanunu (İİK): 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, Türkiye’de borç tahsilatı ve iflas hukuku bakımından temel kanundur. KOBİ’lerin borç yapılandırma veya tasfiye süreçleri büyük ölçüde İİK hükümlerine tabidir. Kanunda, iflas yolları ve iflası önleyici yollar düzenlenmiştir:
İflas: İİK, tacirler ve ticaret şirketleri hakkında iflas yoluyla takibin esaslarını belirler. Bir şirketin iflası, alacaklının iflas davası açması veya borçlunun iflasını istemesiyle mahkeme kararıyla gerçekleşir. İİK md.154 ve devamında iflasın açılması, iflas dairesinin ve idaresinin işlemleri, masa malvarlığının tasfiyesi ve alacaklılara paylaştırılması ayrıntılı şekilde hükme bağlanmıştır. Bir KOBİ sermaye şirketi (örneğin Ltd. veya A.Ş.) borçlarını ödeyemiyorsa, alacaklıları icra takibi yoluyla tahsil sağlayamazsa, son çare olarak iflas davası açarak şirketin iflasını isteyebilir. İflas kararı verildiğinde, borçlu şirket iflas masası oluşur ve hukuki varlığını tasfiye sürecine sokar.
Konkordato: İcra ve İflas Kanunu’nun 285-309. maddeleri arasında düzenlenen konkordato, iflası önleyici bir kurumsal borç yapılandırma yoludur. Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan bir borçlunun, alacaklılarının belli çoğunluğu ile mahkeme onaylı bir anlaşma yapmasıdır
2018’de yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanun ile konkordato hükümleri modernize edilmiş ve iflasın ertelenmesi kurumu kaldırılarak konkordato tek ana çözüm haline getirilmiştir
Yeni konkordato rejiminde, alacaklılar sürece daha aktif dahil edilmektedir; borçlunun sunduğu ödeme planının belirli çoğunlukla alacaklılar tarafından kabulü ve mahkeme tarafından tasdiki gerekir. Konkordato, adi konkordato (borçların bir kısmının silinmesi veya vade uzatılması şeklinde anlaşma) ve malvarlığının terki suretiyle konkordato (borçlunun malvarlığını alacaklılara terk etmesi) gibi türlere ayrılır. Uygulamada en sık karşılaşılan adi konkordatodur. Konkordato talebi, iflası gerektiren borçlular için merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine, iflas yoluna tabi olmayan (örneğin tacir olmayan) borçlular için yerleşim yeri asliye ticaret mahkemesine yapılabilir
Mahkeme, gerekli şartlar mevcutsa borçluya önce geçici mühlet (3 ay + gerektiğinde 2 ay uzatma) verir, ardından uygun görülürse kesin mühlet (1 yıl + gerektiğinde 6 ay uzatma) tanır
Mühlet kararlarıyla birlikte borçlu şirket hacizlere karşı korunur, tüm icra takipleri durur ve borçluya bir konkordato komiseri atanır
Bu süre içinde borçlu, komiser denetiminde faaliyetlerini sürdürür ve alacaklılarla ödeme planı müzakereleri yürütür. Kanunda belirtilen çoğunluk sağlanarak alacaklılar planı kabul ederse ve mahkeme de borçlunun iyi niyetli olduğuna ve planın uygulanabilirliğine kanaat getirirse konkordato tasdik edilir
Tasdik ile birlikte konkordato bağlayıcı hale gelir ve borçlu yapılandırılan borçlarını plana göre ödemeye başlar.
Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırma: İİK m.309/m – 309/ü hükümleri, sermaye şirketleri ile kooperatiflerin alacaklılarıyla uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma anlaşması yapmalarına imkân tanır. Bu yöntem, konkordato benzeri bir biçimde borçlunun alacaklılarıyla yapacağı bir anlaşmanın mahkemece onaylanmasını içerir, ancak daha ziyade büyük ölçekli borçlular tarafından kullanılan bir araçtır. Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırmada, konkordatodan farklı olarak alacaklı çoğunluğu oranları ve süreç detayları kanunda ayrıca belirlenmiştir ve genellikle alacaklı bankalarla yapılan kapsamlı yeniden yapılandırmalar için düşünülmüştür. KOBİ’ler arasında seyrek kullanılsa da, hukuken böyle bir seçenek mevcuttur. Örneğin, 2001 krizi sonrası büyük şirket borçlarının yapılandırılması için geliştirilen “İstanbul Yaklaşımı” deneyimi, daha sonra 2004’te kanuna eklenen bu uzlaşmalı yapılandırma hükümlerine temel teşkil etmiştir
Diğer Mevzuat: KOBİ’lerin borç sorunlarını çözmede başvurabileceği bazı diğer yasal imkânlar da vardır. Özellikle son yıllarda Bankacılık Kanunu ve ilgili düzenlemeler kapsamında, finans sektörüne olan borçların yeniden yapılandırılması için özel çerçeveler oluşturulmuştur. 2019’da Bankacılık Kanunu’na eklenen Geçici Madde 32 ile Finansal Yeniden Yapılandırma uygulaması devreye sokulmuştur
Bankalar Birliği öncülüğünde hazırlanan Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşmaları sayesinde, bankalar ve finansal kurumlar borçlu şirketlerle bir araya gelerek alacakların yapılandırılması konusunda ortak hareket edebilmektedir. Bu süreç mahkeme dışı olsa da yasal bir çerçeveye sahiptir ve BDDK gözetiminde ilerler
Başlangıçta büyük ölçekli krediler için uygulanan bu mekanizma, zamanla kapsamı genişletilerek daha küçük işletmelere de imkan tanımıştır. Nitekim ilgili geçici madde uyarınca finansal yeniden yapılandırma düzenlemesi defalarca uzatılmış; en son Aralık 2023’te alınan kararla bu imkan 2 yıl daha (Temmuz 2025’e kadar) uzatılmıştır
Bu sayede KOBİ’ler de, birden fazla bankaya borçlu oldukları durumlarda bu çerçeve anlaşmalarına dahil olup kredi borçlarını yeniden vadelendirme, ilave kredi sağlanması veya teminat yapısının yeniden düzenlenmesi gibi kolaylıklardan yararlanabilmektedir. Ayrıca alacaklı finansal kurumlar, borçlu şirketin yapılandırma sürecinde yeni finansmanla desteklenmesi halinde bu işlemleri vergisel teşvikler ve yasal korumalar altında gerçekleştirebilmektedir (örneğin finansal yeniden yapılandırma kapsamında yapılan işlemlerin harç ve damga vergisinden muaf tutulması gibi avantajlar sağlanmıştır)
Özetle, Türkiye’de KOBİ’lerin borç krizlerini yönetirken başvurabileceği hem yargısal yollar (iflas, konkordato, uzlaşmalı yapılandırma) hem de yargı dışı yollar (bankalarla finansal yapılandırma anlaşmaları, gönüllü borç yeniden yapılandırmaları) bulunmaktadır. Mevcut yasal çerçeve, borçlunun dürüst ve iyi niyetli olması halinde onu iflastan kurtarmaya ve ekonomiye kazandırmaya yönelik araçlar sunmaktadır. Nitekim Türk hukuku, son düzenlemelerle birlikte alacak tahsilinde alacaklı menfaatlerini korurken, zor durumdaki borçlulara da toparlanma şansı vermeyi amaçlayan borçlu yanlısı bir denge gözetmektedir
Güncel Düzenlemeler ve Değişiklikler (2024 İtibariyle)
Son yıllarda Türkiye’de borç yapılandırma ve iflas mevzuatında önemli değişiklikler yapılmış olup 2024 itibariyle KOBİ’leri etkileyen güncel düzenlemeler şunlardır:
İflas Ertelemeden Konkordato’ya Geçiş (2018): 2016’da OHAL KHK’sı ile durdurulan iflas erteleme kurumu, Mart 2018’de çıkarılan 7101 sayılı Kanun ile tamamen kaldırıldı ve yerini güçlendirilmiş konkordato mekanizmasına bıraktı
Bu değişiklikle, borca batık durumda olan şirketlerin mahkemeden kayyum denetiminde süre talep ederek iflası erteletme yolu kapatıldı. Onun yerine borçlunun alacaklılarıyla anlaşmasına dayanan konkordato teşvik edildi. 2018’den itibaren konkordato süreci için geçici mühlet/kesin mühlet, komiser atanması, alacaklı onayı gibi detaylar kanunda netleştirildi
Bu değişiklik, uygulamada sorunlu hale gelen iflas erteleme süreçleri yerine daha şeffaf ve alacaklı katılımlı bir yeniden yapılandırma getirmeyi amaçlamıştır. Nitekim iflas erteleme döneminde alacaklıların süreçten dışlandığı eleştirileri bulunmaktaydı; yeni konkordato ile alacaklılar hem oy hakkı hem de itiraz haklarıyla sürecin paydaşı haline geldi.
Konkordato Maliyet ve Denetim Düzenlemeleri: Konkordato başvurularının artması üzerine, sürecin disipline edilmesi amacıyla sonraki yıllarda bir dizi ikincil düzenleme yapıldı. Özellikle 2019 ve 2020’de konkordato talebi sırasında mahkemenin talep ettiği avans ve teminat tutarları yükseltildi (bilirkişi ve komiser ücreti gibi masraflar için). Bu sayede maliyet bariyeri oluşturularak sadece ciddi ve planı uygulanabilir şirketlerin konkordato talep etmesi hedeflendi
Ayrıca konkordato komiserlerinin nitelikleri ve eğitimi konusunda Adalet Bakanlığı düzenlemeler getirdi (2023’te konkordato komiserliği başvuru usul ve esaslarına dair tebliğ güncellendi). Bu değişiklikler, konkordato sürecindeki suistimal iddialarını azaltmak ve yetkin kişilerce denetim sağlamak içindir. Örneğin, 2023 yılında konkordato gider avansı tarifesinde yapılan değişiklikle, başvuru anında yatırılması gereken tutarlar yeniden belirlendi
Böylece hem sürecin finansmanı güvence altına alınmakta hem de borçluların gelişigüzel konkordato ilan etmesinin önüne geçilmektedir.
Finansal Yeniden Yapılandırma Mekanizmasının Uzatılması (2023): Yukarıda değinilen Bankacılık Kanunu Geçici 32. madde kapsamında yürürlükte olan Finansal Yeniden Yapılandırma (FYY) düzenlemesinin süresi, 19 Temmuz 2023’te dolmaktaydı. Ancak ekonomi yönetimi, piyasadaki dalgalanmalar nedeniyle bu mekanizmaya ihtiyaç duyulmaya devam edildiğini belirterek Aralık 2023’te yasal süreyi 2 yıl uzattı
Böylece 2025’e kadar, finansal sektöre borçlu şirketler bankalarla çerçeve anlaşmalar kapsamında borçlarını yeniden yapılandırma imkanını sürdürebilecekler. Bu uzatma kararı, özellikle yüksek faiz ve enflasyon ortamında kredi borcu çevirme sorunu yaşayan KOBİ’ler için kritik bir destektir. Zira FYY sayesinde borçlar uzun vadeye yayılabilir, gerekirse bir miktar yeni krediyle şirketin ayağa kalkmasına fırsat tanınabilir. 2023’te yapılan düzenleme ile ayrıca finansal yeniden yapılandırma kapsamına dahil olabilecek alacaklı ve borçlu tanımları genişletildi; yurtdışından kredi veren finansal kuruluşların da bu süreçlere katılımının önü açıldı.
Bu, döviz cinsi borçları bulunan işletmelerin daha kapsamlı bir borç yapılandırma çözümünden faydalanmasını sağlayacaktır.
İflaslar ve Konkordato Başvuruları Rekor Seviyede
Türkiye’de son dönemde artan ekonomik sorunlar, şirketlerin mali yapılarında büyük bir tahribat yarattı. Özellikle vatandaşın alım gücündeki gerileme, enflasyonist baskılar ve yüksek finansman maliyetleri, işletmelerin gelir-gider dengesini bozarak ödeme güçlüklerini tetikliyor. 2025 yılına hızlı bir giriş yapan konkordato başvuruları ile iflas kararlarındaki sert yükseliş, bu tabloyu doğrular nitelikte.
Konkordato Başvurularında Üç Katlık Artış
2025’in ilk iki ayında konkordato başvuruları geçen yıla göre yüzde 172 oranında artış kaydetti.
Ocak 2025’te 869, Şubat 2025’te ise 163 şirket konkordato için geçici mühlet aldı.
Toplamda 394 şirkete geçici mühlet verildi ve bu sayı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 152,5 yükseliş anlamına geliyor.
Bu veriler, ödeme güçlüğü çeken şirketlerin sayısının giderek arttığını ve birçok firmanın nakit akışı yönetiminde zorlandığını gösteriyor. Özellikle tedarik zincirindeki aksaklıklar, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve tüketici talebindeki daralma, şirketlerin konkordato yoluyla zaman kazanma çabalarını hızlandırmış durumda.
İflas Kararlarında Ciddi Yükseliş
Konkordato başvurularının yanı sıra, kesin iflas kararlarının sayısında da gözle görülür bir yükseliş yaşanıyor.
2024’ün ilk iki ayında 13 şirket iflas etmişken, 2025’in aynı döneminde bu sayı yüzde 92 artarak 25’e çıktı.
Artan iflaslar, özellikle sermaye yapısı zayıf olan KOBİ’ler için kalıcı problemlere işaret ediyor. Bankacılık sektörünün kredi politikalarındaki kısıtlar ve yükselen borçlanma maliyetleri, işletmelerin finansman erişimini zorlaştırırken; iç talepteki azalma, gelir akışını sınırlandırıyor. Bu denklemde iflas ve konkordato başvuruları, birçok firma için zorunlu bir seçenek hâline geliyor.
Esnafın Durumu: Kapanan İşletmelerin Hızlı Artışı
Kapanan şirket sayısındaki artışın bir benzeri, küçük esnaf tarafında da hissediliyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) verilerine göre:
2024’te 94 bin 609 esnaf sicil kaydını sildirdi, 25 bin 396 esnaf da mesleği bıraktı. Böylece toplam 120 bin 5 esnaf kepenk kapatmış oldu.
2025’in ilk iki ayında ise 17 bin 208 esnaf sicilini sildirdi, 4 bin 560 esnaf mesleğini bıraktı ve yalnızca iki ayda 21 bin 768 esnaf iş yerini kapattı.
Maliyet artışları, azalan kâr marjları ve tüketici harcamalarındaki düşüş, küçük esnafın varlığını sürdürmesini ciddi ölçüde zorlaştırıyor. Esnaf kesimi, genellikle kırılgan bir finansal yapıya sahip olduğu için ekonomik dalgalanmalardan hızlıca etkileniyor.
2018’den Bu Yana Süregelen Eğilim
Aslında bu rekor seviyelere ulaşan iflas ve konkordato başvurularının temelleri birkaç yıl öncesine kadar uzanıyor.
2018’de toplam konkordato başvuru sayısı 1.551 iken, 2019’da bu rakam 3.691 olarak kaydedildi.
2024’te 3.497 başvuruyla tekrar rekor seviyelere yaklaşıldı.
Son altı yılda toplam konkordato ve iflas başvurusu 16 bin 732 gibi yüksek bir seviyeye ulaştı.
Uzmanlar, 2025 genelinde bu ivmenin sürmesi hâlinde 2019’daki rekorun dahi aşılabileceği görüşünde. Döviz kurlarında ve faiz oranlarında yaşanacak olası dalgalanmalar, iç ve dış talep koşulları ile belirsiz siyasi ve jeopolitik gelişmeler, birçok işletmenin önünü görmesini engelleyerek yüksek risk ortamını besliyor.
Genel Değerlendirme
Ekonomik durgunluk ve gelir kaynaklarındaki azalma, işletmelerin nakit akışlarını sekteye uğratırken finansman maliyetlerinin yükselmesi ve daralan iç tüketim pazarları, ödeme krizlerini hızlandırıyor. Bu ortamda özellikle KOBİ’ler ve küçük esnaf, işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken; büyük ölçekli şirketler de finansal borçlarının sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla konkordato mekanizmasını devreye alıyor.
2025, iflaslar ve konkordato başvuruları açısından yeni bir rekor yılı olmaya aday görünüyor. Bu gelişmeler, iş dünyasının önümüzdeki dönemde risk yönetimine daha fazla odaklanması ve olası krizlere karşı önleyici tedbirler geliştirmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Hem mali disiplin hem de sağlam bir yönetim stratejisiyle riskleri azaltmak, şirketlerin geleceğini koruma altına alması bakımından kritik önem taşıyor.
Not: Bu makale, hukuki konulara ilgi duyan kişilerin genel bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır; ve hukuki danışmanlık yerine geçmez Kapsamlı bir kaynak olma iddiası taşımaz ve yasal tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.
Comments