İş dünyasında sürdürülebilirlik, çevresel ve sosyal etkileri minimize etmeyi hedefleyen tedarik zinciri düzenlemeleriyle önemli bir ivme kazandı. Bu düzenlemeler, işletmeleri insan haklarını koruma, çevresel etkileri azaltma ve etik iş uygulamaları benimseme konusunda daha sorumlu davranmaya teşvik ediyor. Amaç, daha adil ve sürdürülebilir bir iş dünyası oluşturmak.
Çevresel Sürdürülebilirlik ve Hukuki Düzenlemeler
Çevresel sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla yapılan düzenlemeler, şirketlerin operasyonel faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkileri azaltmayı hedefler. Bu düzenlemeler, doğal kaynakların verimli kullanımı, karbon emisyonlarının azaltılması ve su kirliliği gibi konularda işletmelerin daha sorumlu davranmalarını sağlar. Şirketler, çevresel etkilerini minimize etmek için yenilikçi yöntemler ve teknolojiler kullanarak bu düzenlemelere uyum sağlamalıdır.
Sosyal Sürdürülebilirlik ve İşletmelerin Sorumlulukları
Tedarik zincirlerinde insan haklarının korunması ve modern kölelik gibi sorunların önlenmesi sosyal sürdürülebilirlik düzenlemelerinin merkezindedir. İşletmeler, tedarik zincirlerindeki çalışanların haklarını korumak ve işçi sömürüsünü engellemek için gerekli önlemleri almak zorunda. Bu düzenlemeler, işletmelerin tedarik zinciri boyunca adil ve etik çalışma koşullarını sağlamalarını amaçlar.
Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik
Sürdürülebilirlik düzenlemeleri, işletmelerin şeffaflık ilkesine uygun hareket etmelerini zorunlu kılar. Şirketler, tedarik zinciri faaliyetleriyle ilgili raporlamalar yaparak kamuoyuna açık bilgi sunmalıdır. Bu şeffaflık, yeşil boyama (greenwashing) faaliyetlerini önlemeye yardımcı olur ve tedarik zinciri paydaşlarının her aşamada bilgi sahibi olmasını sağlar. Böylece, işletmelerin ve tedarik zinciri paydaşlarının hesap verebilirlikleri artar.
Rekabet Eşitliği ve Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik düzenlemeleri, rekabet ortamında eşitlik sağlamak için kritik bir rol oynuyor. Bu düzenlemeler, tüm işletmelerin aynı standartlara uymasını zorunlu kılarak adil bir rekabet ortamı oluşturur. Sürdürülebilirlik uygulamalarına yatırım yapan işletmeler, bu düzenlemeler sayesinde daha rekabetçi bir avantaj elde eder.
Ülkelere Göre Sürdürülebilirlik Düzenlemeleri
Avrupa Birliği: Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi
24 Nisan 2024 tarihinde kabul edilen bu direktif, Avrupa Birliği'nde büyük ölçekli şirketlerin çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik yükümlülüklerini yerine getirmelerini zorunlu kılar. Şirketlerin, tedarik zincirlerinde sürdürülebilirlik politikalarını entegre etmeleri ve Paris Anlaşması'nın 1,5°C hedefiyle uyumlu iş modelleri geliştirmeleri gerekmekte.
Bu direktif, yıllık cirosu 450 milyon Euro'dan fazla olan ve AB'de en az 1000 çalışanı bulunan tüm şirketleri kapsıyor. Aynı zamanda, AB'de franchise veya lisans anlaşmaları olan ve yıllık cirosu 80 milyon Euro'yu aşan şirketler için de geçerli olacak. Bu kapsamda, sözleşmeden elde edilen telif haklarının en az 22,5 milyon Euro olması durumunda direktif bu şirketleri de kapsayacak.
Direktif kapsamındaki şirketler, yeni yasal düzenlemeye uyum sağlayabilmek için bazı önemli adımlar atmak zorunda olacak. Bu adımlar şunlardır:
Özen Yükümlülüğünü Politikalara Entegre Etmek: Şirketler, insan hakları ve çevreye saygılı bir şekilde faaliyet göstermeyi taahhüt eden bir politika oluşturmalı ve bu politikayı tüm faaliyetlerine entegre etmelidir.
Yatırım Yapmak: Şirketler, insan hakları ve çevresel etkilerini azaltmak için gerekli yatırımları yapmalıdır. Bu yatırımlar, üretim süreçlerinde daha temiz teknolojilerin kullanılması veya yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş gibi alanlarda olabilir.
İş Ortaklarından Sözleşmeye Dayalı Güvenceler Almak: Şirketler, tedarikçileri ve alt yüklenicileri gibi iş ortaklarından da insan haklarına ve çevreye saygılı faaliyet gösterdiklerini gösteren sözleşmeye dayalı güvenceler almalıdır.
Yeni İş Planları Geliştirmek: Şirketler, insan hakları ve çevresel etkilerini azaltmaya yönelik hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için uygulanacak stratejileri içeren yeni iş planları geliştirmelidir.
Geçiş Planı Oluşturmak: Şirketler, iş modellerini Paris Anlaşması'nın 1,5°C'lik küresel ısınma sınırıyla uyumlu hale getirmek için bir geçiş planı hazırlamalı ve uygulamalıdır.
Raporlama: Faaliyetlerinin insan hakları ve çevresel etkileri konusunda yıllık raporlar hazırlamak ve halka açıklamak.
Direktifin Faydaları Nelerdir?
İnsan Hakları ve Çevresel Etkilerin Azaltılması: Şirketleri, küresel tedarik zincirleri boyunca insan hakları ihlallerini ve çevresel zararları önleme ve ele alma konusunda daha sorumlu davranmaya teşvik edecek
Şirketlerin Şeffaflığının Artması: Şirketlerin insan hakları ve çevresel performansları hakkında daha fazla bilgi sağlamalarını sağlayarak, yatırımcılar ve tüketiciler için daha bilinçli karar vermelerine yardımcı olacak.
Sürdürülebilir İş Modellerinin Geliştirilmesi: Şirketleri, uzun vadeli başarının anahtarı olan sürdürülebilir iş modelleri geliştirmeye teşvik edecek
Bu yeni direktif, Avrupa Birliği'nin sürdürülebilirlik ve insan hakları konusundaki taahhüdünü gösteren önemli bir adım. Direktifin uygulanmasıyla birlikte, büyük şirketlerin insan haklarına ve çevreye daha fazla saygı göstermesi ve faaliyetlerinin olumsuz etkilerini azaltması bekleniyor.
Direktifin Etkileri Neler Olacak?
Direktifin, hem şirketler hem de toplum üzerinde önemli bir etkisi olması beklenmekte. Şirketler için, uyum maliyetleri ve yeni prosedürlerin getireceği iş yükü anlamına gelebilir.
Ancak uzun vadede, direktifin şirketlerin itibarını ve sürdürülebilirliğini artırmasına, yeni pazarlara açılmalarına ve yatırımcıları cezbetmelerine yardımcı olması da mümkün.
Toplum açısından ise, direktifin insan haklarının ve çevrenin korunmasına katkıda bulunması, daha adil ve sürdürülebilir bir dünya yaratılması anlamına gelebilir.
Fransa: Özen Yükümlülüğü Kanunu
Fransız şirketleri, tedarik zincirlerinde insan hakları ihlallerini ve çevresel riskleri değerlendirmek ve azaltmakla yükümlüdür. Şirketler, her yıl "Vigilance Planı" adı verilen bir rapor sunarak sürdürülebilirlik konularındaki adımlarını kamuoyuna açıklar.
Almanya: Tedarik Zinciri Yasası
Almanya'nın tedarik zinciri yasası, büyük ölçekli şirketlerin tedarik zincirlerindeki insan hakları ve çevresel etkileri değerlendirmelerini zorunlu kılar. Şirketler, risk politikaları geliştirerek, bu politikaları tedarik zincirinde uygulamalıdır.
Norveç: Şeffaflık Yasası
Norveç'in şeffaflık yasası, şirketlerin tedarik zincirlerindeki insan hakları ihlallerini ve çalışma koşullarını değerlendirmelerini ve önlemler almalarını gerektirir. Şirketler, bu süreçleri şeffaf bir şekilde raporlamalıdır.
ABD ve Birleşik Krallık: Modern Kölelik Yasaları
Kaliforniya ve Birleşik Krallık, modern kölelik ve insan ticareti gibi sorunlara karşı kapsamlı yasalar uygulamaktadır. Bu yasalar, şirketlerin tedarik zincirlerindeki insan hakları ihlallerini önlemek için iç denetim sistemleri geliştirmelerini ve düzenli olarak raporlamalarını zorunlu kılar.
Türkiye’de Sürdürülebilirlik Düzenlemeleri
Türkiye'de henüz tedarik zinciri sürdürülebilirliği konusunda kapsamlı bir düzenleme bulunmamakla birlikte, Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmaları ve ulusal sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda ileride benzer yükümlülüklerin getirilmesi bekleniyor. Türk şirketlerinin, uluslararası ticarette sürdürülebilirlik düzenlemelerine uyum sağlamaları, küresel pazarda rekabet avantajı elde etmeleri için önemli.
Tedarik zincirlerinde sürdürülebilirliği sağlamak, çevresel ve sosyal sorumlulukları yerine getirmekle mümkün. İşletmelerin, sürdürülebilirlik düzenlemelerine uyum sağlamaları, daha şeffaf, adil ve etik bir iş dünyasının oluşmasına katkı sağlar. Ayrıca, sürdürülebilirlik uygulamalarına yatırım yapan işletmeler, rekabetçi bir avantaj elde eder ve toplum üzerinde olumlu etkiler yaratır.
Bu makale, hukuki konulara ilgi duyan kişilerin genel bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Kapsamlı bir kaynak olma iddiası taşımaz ve yasal tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.
Comments